Parça’nın Güzelliği, Bütün’ün Temsili Masal, Şifa, Sonsuzluk; Nar

Nar kentinde bir incir buldum.

Narı da inciri de övmek isterim.

Anam her kışın en karanlık noktasında,

eve gelirken bir nar atardı yere,

bütün gücüyle; parçalanıp iyice dağılsın diye.

Evin beti bereketi niyetine...

Ardından hızla süpürüp silerdi ortalığı.

Bir iki sonra, narın patladığı yerden,

Çok uzakta incecik bir çıtırtı duyduğum olurdu ayağımın altında.

Ne kadar dağılmışsa nar taneleri, o kadar iyiydi.

Topladıktan sonra söylerdim anneme, sevinsin diye.

Bilge Karasu

Kızılca kabuğunun içinde koca bir dünya saklayan, mitolojiyi aşan varlığıyla bir mucizeyi olur kılan, kırmızı mürekkebiyle damağımızı kışkırtan, varoluş ilhamıyla aklımızı harlayan ve beyaz zarını sabırla geçenlere güzelliğini bağışlayan, ateşin elçisi, halk ilacı, kutsal bitki, şifa kaynağı, hayatın temsili; namıdiğer sonsuzluk meyvesi; nar. Latince: Punica granatum, kınagiller (Lythraceae) familyasından bir kızıl güzellik. Kültüre alınmış en eski meyve türü. Mitolojik anlatıların ortak adası. Fenikeli yemişi. Akdeniz’den Himalayalar’a uzanan geniş ana vatanıyla ılık iklimlere alışkın. Dirençli ve dirayetli. Kışın en güzel habercisi ama soğuğa karşı savunmasız değil, susuzluğa dayanıklı, çok tohumlu ve etli. İran’da başlayan büyük macerası, İpek Yolu marifetiyle her bucakta kalıcı misafirliklere dönüşerek devam etmiş ve nihayetinde dört bin yıldır hikâyelerinde yer bulduğu insanlık ailesinin biricik yoldaşı olmaya azmetmiştir. Nar’dır adı, şifa ve efsane, gölgesinde bir dünya soluklanır. Parçanın güzelliği, bütünün temsilidir. İçini açmaz hemen hoyrat ellere, kabuğuyla müddet verir, tane tane sevilir ve yaklaştıkça güzelleşir.

Nar, dünyanın dört bir tarafına yayılmış kültürel etki alanıyla, birçok coğrafi havzada; masal, efsane, destan, türkü, halk hikâyesi, atasözü, bilmece, mani, söylence, şiir ve ninnilere konu edilen varlığını tahkim edecek kadar geniş bir külliyatın içinde hayat bulmuştur. Mitolojide bereket, doğum, sağlık, şifa, hayat ve sonsuzluğu simgeleyen narın, dişil doğurganlığı temsil ettiği hâli, iç yapısıyla yani kalbinde çokça çekirdeğe sahip olmasıyla anlamını bulur. Onlarca tohum, binlerce hayattır nar. Beyaz zarı, taneler arasındaki sınırları, kızıl dış kabuğu ise onlara ulaşmak için mesafeleri imler. Bâtın ile zahir arasında uzun bir hikâye anlatır aslında bize. Parçaları kalbimize doğru patlar gibi saçılır. Tane tane açılır, bir bütüne ulaşır gibi dinlenir hikâyesi. İnsan’dan ayrı değildir varlığı. Halk hikâyelerinin, masalların, efsanelerin ve kutsal kitapların söylediğidir nar. Kızılca kıyamet bir yanıyla.

Nar Ülkesinde Söylenen

Şair Odisseus Elitis, “Çılgın Nar Ağacı” şiirinde; ‘’Dünyanın orta yerinde şeytanın fırtınasını ışıkla parçalayan / Ve günün, üzeri türkülerle işli sırmalı örtüsünü / Boydan boya yayan, söyleyin, o çılgın nar ağacı mı?’’ diye sorar. Pek azametli değildir nar ağacı, narin ve yalnız, bir başına ve şeytanın fırtınasında. Görkemi, dallarına ateş topu gibi sıralanmış kızıl meyvelerinde saklıdır. Cennet meyvesi olarak anılır nar, kutlu bitkidir. Mayıs ayında çan şeklinde açan parlak kırmızı çiçekleriyle göz alıcı bir görünüme kavuşur. Sonbahar kızıllığıyla bereketine doğru yol alır. Dalında olgunlaşır, ekşi-tatlı meyveleri demini alır, çatlayan karnında tohumları görünür. Kan kırmızı suyu, acı kabuğundan dışarıya sızar. Parçalandıkça çoğalır, istikametine buradan ulaşır.

Kadim Mısır inanışlarına göre dünyanın ilk meyvesidir mesela. Persephone’nin ölüler ülkesine hapsolmasının sebebi, girdiği rüyalarda müjdeli havadislerin vesilesi ve Kur’an-ı Kerim’de adı geçen o yedi meyveden birisidir. Romalı yazar Plinius tarafından “Kartaca Elması” namıyla anılır. Hitit’in kutsal tanrısı Kybele’yi simgeleyen, Hazar hakanını temsil eden, Kral Süleyman’ın saray sütunlarını süsleyen bütün bereketiyle odur. Mezopotamya’daki çivi yazılarında, Karahanlı sarayında, Osmanlı mutfağında, kadim mezar taşlarında, Mısır’daki Ebers Papirüsü’nde hep ondan söz edilir. İnsanlık kadar eskidir. Shakespeare, Romeo ve Juliet’te, nar ağacının üstündeki bir bülbülün ötüşüyle “ayrılık” seremonisini başlatır. Nâr ile nar arasındaki mesafe çok yakın ve çok uzak’ı temsil eder bu yüzden. Nar ağacı narsız ola, bir yiğit yarsız ola.

Nar ülkesinin iki başkenti, İspanya’dan Granada ile Antalya’dan Side’dir. İkisi de nardan başlayarak insanlığın kolektif hafızasına bir çizik atarlar. Simge bayrak, gümüş sikke ve her mimari motifte tane tane damgalanır ateş kırmızısı narlar. Bütün sevgililer ve cümle gerdanları ölesiye nar kokar. Ve nar sabırla yenir, tadındaki hayat, ruhundaki şifa ve berekettir. Öyledir; elbisesi gizli, bahşedecekleri sonsuz. Kağızman’a ısmarlanır, baharda çiçeklenir, sonbaharda yâr olur. Granada’dır en çok bize, eski kırık bir hatıra. Unutulduğu yerden hatırlanır. Aşk ateşi, dünya lekesi ve o ölümlü ömür. Nardır yâr olan bize; her tanesinde kırklanır.