Neden Peygambere İhtiyaç Duyarız?

İslam’da peygamber neyi ifade eder?

Peygamber, Allah’ın elçisidir. Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerden nebi ve resul şeklinde söz edilir. Nübüvvet, Hz. Âdem ile başlamış ve Hz. Muhammed ile son bulmuştur. Hz. Muhammed bir insan olarak vefat etmiştir. Peygamberliğinin hükmü ise Kur’an ve sünnetin ilkeleriyle kıyamete kadar devam edecektir. Çünkü Allah hiçbir toplumu vahiy bilgisinden mahrum bırakmamıştır.

Peygamberler, Allah’tan aldığı bilgileri ve buyrukları insanlara iletirler. Aynı zamanda vahyi kendi hayatlarında yaşamak suretiyle insanlığa örnek olurlar. İman, salih amel ve güzel ahlak sahibi insanlara bu dünyada huzuru, ahirette ebedî cenneti müjdelerler. Kötülük ehli olanları da ahiret azabıyla uyarırlar. Allah, insan, âlem, ruh, ölüm ve sonrası hakkında nihai bilgiler peygamber sayesinde öğrenilir. Peygambere iman eden bir insan, hayatı geçici arzulardan ibaret görmez. Aklına ve vicdanına imanın gölgesi düşmüş olan ancak hayır ehli olur. Nebevi rahmet ile kalbini yumuşatır, merhamet insanı olur. Âciz olduğunun farkındadır, sadece en yüce kudrete kul olur.

Peygambere iman etmeden yalnızca Allah’a inanmak neden yeterli değildir?

Peygambere imanın olmadığı bir Allah inancı yalnızca felsefi ve düşünsel bir kabul niteliğindedir. İnsan nereden geldiğini ve bu âlemin nasıl oluştuğunu düşünerek bir yaratıcı fikrine ulaşabilir. Ama bu yaratıcının nasıl bir varlık olduğunu bilemez. Onunla bir bağ kuramaz. İnsan ve tabiatla ilişkisi olmayan ve tam olarak bilinemeyen bir tanrı inancının anlamı olabilir mi? Allah’ın insanlarla iletişimi ilk olarak peygamberler aracılığıyla gerçekleşmiş olur. Çünkü peygamber, Allah’tan vahiy alır. Vahiy, hem Allah hakkında konuşmayı mümkün kılar hem de Allah’ın muradının yeryüzünde bilinmesini sağlar. Peygamberi inkâr etmek, Tanrı’yı yalnızca zihnî bir varlık düzeyine indirgemektir. Nasıl olduğunu ve bizden ne istediğini bilemediğimiz bir varlık. Bu bilinmezlik, insan aklını çok farklı yorumlara götürür. Tarih boyunca onlarca farklı Tanrı tasavvurunun ortaya çıkmasının nedenini bu noktada aramak mümkündür. Allah hem isim ve sıfatlarını hem de insandan ne istediğini peygamberler aracılığıyla insanlara öğretmiştir. Peygamberin rehberliğini reddetmek, Allah ile bağı koparmak ve sadece aklın inşa ettiği bir düşünce sisteminde yaşamaktır.

Bunun dışında, peygamberin reddedildiği bir inanç sisteminde, Tanrı’nın varlığının insan hayatına yansıması varla yok arasındadır. Zira akıl ve vicdanla kısıtlanmış bir inanç hayata yön vermekten uzaktır. Tanrı’nın sadece akli bir ilke/kavram düzeyinde olması, onun dış dünyada gerçekliği olmadığı anlamına gelir. Böyle bir Tanrı ise noksandır. Hâlbuki eksiklik veya kusur Allah’a nispet edilemez. Allah hem zihinde hem de gerçekte var olandır.

Yaşadığımız çağda akıl ve bilim bu kadar ilerlemişken neden bir peygambere ihtiyaç duyarız?

İnsanın her dönemde üç nedenle peygamberin bilgisine ve rehberliğine ihtiyaç duyduğu kanaatindeyim: 1. Allah, ruh ve ölüm sonrası gibi gaybî ve metafizik konularda bilgi sahibi olmak. 2. “İnsan kimdir, nereden gelmiştir, varlık âlemindeki yeri nedir, nereye gidecektir?” gibi varoluşsal soruların cevabını öğrenmek. 3. Ahlaklı bir birey ve toplum inşası.

Tarih boyunca insan aklı bu konularda fikirler üretmişse de kesin bilgiye ulaşması mümkün değildir. Nitekim varlık, Tanrı, ahlak, ilk neden, ruh, ölüm sonrası vb. konularda pek çok farklı felsefi görüş olması bunun göstergesidir. Peygamber, insanların ihtilaf ettiği konularda vahye dayalı bilgiler verir. Hayatın ve insanın anlamını, iyi ve kötüyü bildirir. Ahlaka teşvik eder ve yeryüzünde hak ve adaletin, iyilik ve hayrın yayılması için mücadele eder.

Akıl ve bilim insanın bu ihtiyaçlarını karşılayamaz mı?

Akıl, her ne kadar iyi ve kötüyü bilebilecek durumda ise de herkesin akıl düzeyi veya sosyokültürel yapısı aynı değildir. Bazen bir topluma göre iyi olan, başkasına göre kötü olabilir. Ayrıca akıl her şeyi idrak edecek düzeyde değildir. Mesela alkol ve kumar kimi insanlara iyi görünebilir. Ama peygamber bunların genelgeçer zararlarına işaret ederek insanları bunlardan men eder. Böylece bazı akılların iyi gördüğü şeylerin peygamber, Allah’tan aldığı vahiyle yasak olduğunu bildirir. Bu noktada peygamber, aklın eksiklik veya yanılgılarından korunmak için gereklidir.