Bir Kütüphane Kurmak

Okuma ile niyet arasında doğrudan bir ilişki var. Okumadan amacımız neyse sonuç da çoğunlukla bizi oraya götürür. Kitaplar sonsuz, hayat ve zaman da kısa olduğundan, okuma eyleminin en temel öznesi “seçme”dir. Bunun uzantısı ise beklentimiz. Bu anlamda kitaplar dünyasından seçme eserler okumak hayati bir önem taşımaktadır. Öncelikle niçin okuduğumuzu tespit etmek ardından da bu kitapları araştırmamız gerekmektedir. Okuma rastgele, bilinçsiz ve bilgisizce yapılırsa zaman kaybı ve hayal kırıklıkları kaçınılmazdır. Edebiyat gönüllüsü, okuma serüvenini rastgele yapmamalıdır. Öncelikle edebî, kamuca kabul görmüş nitelikli eserleri, klasik eserleri ve yol alacağı türün önemli eserlerini belli bir düzen ve sıralama içerisinde okumalıdır. İyi bir okuma planı ile kitaplarla geçen bir dünya elbette ufkumuzu açacak; hayat bilgisi, insan bilgisi ile donanacak, içinde yaşadığımız dünyayı, geçmişimizi ve geleceğimizi öğrenecek hayata daha geniş bir açıdan bakabilecek ve yorumlayabileceğiz.

Ortalama bir ömür, bırakın dünya edebiyatını ülke edebiyatını bile yeterince okumaya yetmiyor. Seçme yapmak fâni olmamızın bir sonucu. Bu nedenle seçim yapmak kaçınılmaz. Ancak ülkemizde daha doğru dürüst okuma listeleri üzerinde anlaşılabilmiş değil. Ne okullarda okutulacak eserler ne de hayat boyu okunacak, kanonun belirlediği kitaplar mevcut. Özellikle siyasileştirilmiş ve tek bakış açısını yansıtan listeler ise anlamsız ve değersiz. Ülkemizdeki edebiyat okuru, okul kitaplarında, dergilerde, eleştirilerde rastladığı, dost ve arkadaşlarından duyduğu kitapları okuyarak bir okuma serüveni yaşar.

Aslında okuma tavsiyeleri sadece o kişiyi bağlar ve genelleştirilemez. Herkesin kendine göre bir okuma listesi olmalıdır. Kuşkusuz her okur bireysel bir okuma serüveni yaşar, kendi okuma listesini oluşturur. İsmet Özel’in deyişiyle, “Çünkü kitaplar insanı kitaplara götürür. Kitapların kendileri, zenginliklerini ve yetersizliklerini ele verirler. Okumanın rehberi okumaktır.” Özellikle edebiyatta kitap tavsiyesi, içinde kimi sorunları da taşır. Zevk, anlayış, beklenti bu öneride temel sorunlardır. Kitap okuma, biraz da savruluş, yenilgi ve kazanımlarla ilerleyen bir keşif yolculuğudur. Bir kader ve nasip işidir. İnsan keşfetmenin zevkini, hayal kırıklığının öğretici yanını yaşamalıdır. Hatta bazı yazarlar kitap tavsiyesinin okura “kötülük” olduğunu bile söyler. Çünkü okur bu listelerin yolundan gidip tatmin olmazsa bu arada kendi yolunu da kaybedecek, kendi keşifleri engellenmiş olacaktır.

Ne var ki kitaplar sonsuz, hayat ve zaman da kısa olduğundan, yine de okuma eyleminin en temel öznesi “seçme”dir. Kuşkusuz seçme yapmak her zaman sıkıntılı ve tartışmalıdır. Bir seçimin, yapan için karşılığı, temelleri ve gerekçeleri olsa da her durumda öznel bir yanı ve “kendine göre”si vardır. Çünkü sonuçta her yargı her seçim özneldir ve bir teklifi, iddiayı kapsar. Seçim bir beğeniyi yansıtır, bir objeyi dışarıda bırakır, bir objeyi içeri alır. Ancak bu öznelliğin içine, sevgi, değer, adalet, birikim, çaba katıldığında keyfilikten uzaklaşır ve adalete yaklaşır. Bu ise hakkaniyet, adalet, vicdan, ahlak yanında tarafsız, tutarlı, ilkeli bir tutum gerektirir. Ama yine de mutlak ölçüt olamazlar. Hiç kuşkusuz seçme, en çok bu seçme yapan kişiyi tanımlar, onu izah eder. Bu yanıyla da kimin yaptığı önemlidir. Sorumluluk ister, yükü ağırdır. Diğer yandan beğeni, yaş, birikim, anlayış ve bakış açısına göre bu listeler değişebilir.

Bu listeleri, okuma yolculuğunda okur üzerinde tahakküm kuran kanon dayatması olarak değil, arayış içerisindeki okura seçenek sunan bir teklif olarak değerlendirmek gerek. Bu nedenle bunlar olmazsa olmaz değildir. Okur elbette kendi beğenisine göre, okuma serüveninde kendi listesini oluşturur. Ancak bu listeler seçeneksiz okura plan, program ve disiplin içinde bir okuma imkânı sunduğu gibi gözden kaçmış, atlanmış kimi kitapları da okura hatırlatabilir. Bu listelerde bilinmesi gerekenlerin başında ise bu seçme ile birlikte pek çok kitabın elenmiş olduğu, belki de okurun seveceği kitapların elenmiş kitapların arasında bulunabileceği gerçeği gelmektedir. Bu nedenle seçmenin dışında kalmış kitapların hiçbir şekilde değersiz kitaplar olmadığı unutulmamalıdır.

Herhangi bir “okur” için okuma disiplini farklı, bir “yazar” için farklıdır. Ama her durumda bilinçle ve belli bir disiplinde gerçekleştirilmesi gereken bir eylemdir. Edebiyat heveslisi için okuma; bilgilenme, edebî zevk, malumat sahibi olma, eğlence olabilir. Ancak bir yazar için, bir yazar adayı için okuma, yazarlığının bir parçasıdır. Bir yazar için okuduğu her kitap yazacağı kitaplar/yazılar için bir ısınma çalışması, model, yöntem arayışıdır. Yazar, çoğunlukla kitaba bir “okur” olarak değil “yazar” olarak bakar ve yazmak için okur. Bu nedenle onun için “en iyi kitap”, yazınsal anlamda mükemmel olan değil, yazılarını en iyi besleyen kitaptır. Yazar, gerçek bir okur gibi kitaba yaklaşamaz çünkü kitaptan beklentileri farklıdır.

Ama okumanın herkes için ortak kazançları, özellikleri ve işlevleri vardır. İyi bir seçme ile bu yolculuk bize pek çok bilgi, duygu, anlam kazandırır, bizi değiştirir, dönüştürür.