Ömrün Sev Dediği

İçinin karanlığını bir dağ kenarına bırak ve sırtında kat kat yosun bağlamış yaş taşları yuvarla aşağı. Yükünün sesini dinle. Nefeslen henüz yeni doğmuşsun gibi. Zaman varken gel ölçelim ne kadarın sevgi ne kadarın öfke ve ne kadarın özlem! Günler, ucu yanık bir ince tüy olup uçarak uzaklaşırken heybeni yokla. Tokluk evvela ruhta olmalı. Ziyana uğramayan hayallerinin güzelliğidir alnında derinleşip duran çizgiler. Gönül telini titreten bir nağmeyi hatırla. Haydi, yalın ayak, güneş yanığı beniz, taze kekik kokan minik avuçlarınla çocukluğuna koşarak ulaş! O çocuğu kendinden tanıyorsun. Rüyalarını, korkularını, umduklarını, imrendiklerini, ak köpük gibi yükselen heyecanlarını en iyi sen biliyorsun. Tut elinden ağlıyorsa, de ki: “Sevgiyi iyi öğren çocuk. Çaresizliğin pas tutmuş iri çivilerini sök mazinden. Çalışırsan her şey mümkün. Kendini başkalarının acımasızlığına teslim etme. Sev. Korkma. Sevmek türküsü ağzındaki kocaman lokman gibi doyuracak seni. Sevmeyenleri zamanın vicdanına terk et. Büyüdüğünde sana kalan sadece mutlu anıların olacak.”

Sevgi pamuk renkli bir kartal, kanatları katar katar… Uçmaya başladığında o kanatlardan biri toprağa hayat üfler, diğeri göğe değer zarif bir gelin mendili gibi ve karışır bulutlara. Sevgi, insanın yaşı ne olursa olsun vefasızlığın taş duvarlarına çarpıp dönen sesi. Hayalle yüklenmiş bir kucak yaprak, başından aşağı savur, kokusunu duy. Ah sonbahara benziyor en çok, bir kış görmeden çiçeklenmeyecek vadisi!

Birinci sır: Sevenlerin ve sevmeyenlerin olacak. Sen hep aynı kal: Dosdoğru. Sözün tesiri nefesten kuvvetlidir. Nefesin kesildiği yerde, nefesin sahibi ancak sözü ile yaşamayı sürdürür. Sevgi ile güçlensin iklimin ve taze çekilmiş kahven suyun içinde dalgalanarak kaynarken düşünmeyi reddet. Sadece kahveni iç zaman zaman, telveyi tefekküre bulama hiç. İşte çini fincan içinde bitti hikâye. Mis kokularla içinde ferahlarken ferasetin, ömrün yelkenine umut rüzgârı doldurup yol al. Nice beyhudeye açılmış dert gemisi bilirim vardığı hep aynı liman: Sevgi.

İkinci sır: Sevenler de bazen sevmeyecekler. Herkes kendi harcını karmış çoktan, örülmüş duvarlar. Güneşin altın renkli sırmalarına yer aç bahtında. Karanlığın gövdesini bir mumun titreyip duran ateşi yaralıyor. Kar taneciklerinin savrularak yükselip yorgun bir hastanın dudaklarından sıyrılmış nefes gibi hâlsizce yere serilişini seyret. Tomurcuğa çiçek ol, emrinin geldiği demi bekle. Göç mevsimini, fersah fersah sürecek seferlerinin sıhhatle tamam olacağı mevsime denk getir. Bin uyusan bin yenilenip uyan. Gecenin ardı gündüz, sonun ardı ilk ve her yaşın iliklerine işleyen umuttur hiç yaşlanmayan.

Üçüncü sır: Sevsinler ya da sevmesinler, sen sev. Hatırın muhakkak bir yerlerde maharetle korunacak. Bir fincan kahvenin hatırı kırk yılsa kırk yol olmalı gönülden gönüle ulaşan. Yegâne derdin, bülbülün dikenlerle yaralanmış minik kalbindeki sevgiye dair istikrarlı sadakat olsun. Sen sevilmeye layık renge, ahenge ulaş. Bülbülün feryadı, arşı yara yara yola düştü. Gülün boynu yere düştü. Sevgi düşmedi bir tek, onun yeri hep en yüksek.

Dördüncü sır: Sevseler de sevmeseler de önce öğren ki sessizlik insanı çoğaltır. Güvercinler ve serçeler birer su damlası gibi göğün karanlığına karışırken her yerde gör sevgiyi. Hep taze bir şükürle bak pencereden, dünden daha akıllı yarından daha tecrübesiz zihnine sadakat ve şefkatle yaklaş. Büyük bir bilmecede küçük bir soru işareti olduğunu öğrenip doğru yerde durma görevine itimat et. Sevmeye kendinden başla, ellerini ve gözlerini sev bilhassa. Elin erecek sevgiye, gözün görecek sevgiyi. Bir de çay demlikte terlerken mırıldandığın duanı sev. Tahammülü sadece sevgi öğretecek ve düşünce yolunu aydınlatacak güç de sevginin içinde parlamak için sabırsız.

Son sır: Sevenler de sevmeyenler de gider, böyledir dünya hanı. Kâh dolar kâh boşalır. Kâh güldürür kâh ağlatır. Tuhaf, acıyla kavrulan da sevinçle hıncahınç dolan da aynı kalp. Derinleş, koyulsun demin, çardağın kenarında sakin bir hışırtıda es ver. Sesime ses ver! Bulutların içini boşaltışı gibi ağla gerekiyorsa. Berekettir. Bacaların dumanları gibi karışsın göğe iç yangınların. Deşeleme. Nefret en çok neşeyi öldürür. Ak fikrini hüzünden süzüp huzurla mayala. İnsan nereleri başarır şayet dilerse. Sevgidir kalacak olan amma hatırda. Bir gün anlarız, sevgi muhasebesi kalem kırdırır. Bülbülün sevgisi fıtratının armağanıdır. Şirazeni sıkılaştır, ayağını taşa toprağa sağlam bas ve inan. Delik deşik kederlerin peşine düşmek yerine yamalı yanlarını toparlayıp düş yola. Sırlarım sana emanet, onları iyi sakla!