Kitaplık

Sanat eserinin belki en asli amacı, insanların güzellikten hoşlanma, güzeli sevme ve güzel karşısında mutlu olma gibi duygularına hitap etmesidir.

Sanat ve güzelliğin, ahlak ve iyilikle ilişkisi nedir? Sanatçı ahlaklı olmak ve sanat eserini üretirken ahlaki normları dikkate almak zorunda mıdır?

Dünyanın her yerinde, insanlık aşkı derin ve toplumsal sorumluluk bilinci yüksek sanatçılar ve şairler, sanatlarını insanların kardeşliği için kullanmış ve gerçek sanat anlayışının bu olduğunu savunmuşlardır; doğru olan da bu olsa gerektir.

Anlamlılık ve yararlılık gibi özellikleri öne çıkarmak bilhassa klasik dönem Osmanlı sanatının dikkat çeken özelliklerindendir.

Her şeye rağmen, sanatçıların toplumsal sorumluluğu elbette sadece eleştiriden ibaret değildir. Bundan çok daha fazlası, pozitif değerlerin gerektirdiği işlerin yapılması ve yayılmasına yönelik sorumluluklardır.

İslam sanatı ve hatta daha yumuşatılmış bir ifade ile Müslüman sanatı söz konusu olduğunda, sanatın sadece sanat için olduğu tezinin geleneksel bir savunucusunu bulmak belki de imkânsızdır.

19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başının Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati gibi edebiyat oluşumları için artık edebiyat, ağırlıklı olarak, “tezhib-i ahlâka hâdim” bir araç olarak değil, yalnızca estetik ilkeler ile gerçekleştirilen bir amaçtır.

Ahlakın en yakın olduğu alan ve en fazla beslendiği kaynak, dindir.