Dünyaya Haritacılık Öğreten Bir Âlim: İdrisî

Orta Çağ İslam medeniyetinde coğrafya alanındaki çalışmalar özel bir yer tutmaktadır. Bunun temelinde hem Kur’an-ı Kerim’in insanlara yeryüzünü dolaşmaya ve ibret almaya yönelik ilahî emri hem de İslam Devleti’nin sınırlarının Atlas Okyanusu’ndan Orta Asya içlerine dek uzanmasının getirdiği pratik sonuçlar vardır. İşte bu alanda çalışan önemli bilginlerden birisi de İdrisî olmuştur. Tam adı Ebu Abdullah Muhammed İbn Muhammed İbn Abdullah İbn İdris eş-Şerif es-Sebti olan İdrisî, sadece İslam tarihinde değil dünya bilim tarihinde de adı zirvede anılan coğrafyacılardan biridir.

Fakat bu büyük Müslüman bilginin hayatıyla ilgili olarak tarihî kaynaklar suskundur. Kaynaklardan elde edilen kısıtlı bilgiyle İdrisiler hanedanının kurucusu I. İdris’in soyundan gelen bu büyük coğrafyacının, 1100 yılında günümüzde Cebelitarık Boğazı’nın Afrika tarafındaki Sebte şehrinde doğduğu, öğrenimini Endülüs’ün kültür başkenti Kordoba’da tamamladığı bilinmektedir. Tarihî kaynakları izlediğimizde eğitimini tamamlayan İdrisî’nin masa başında değil de sahada bir coğrafya bilgini olduğu görülür. İdrisî, dünyayı tanıma tutkusuyla İspanya ve Kuzey Afrika’da çıktığı uzun seyahatlerden sonra nihayet Sicilya’da bulunan Palermo şehrine yerleşmiş ve bilimsel çalışmalarına burada devam etmiştir. Takvimler 1166 yılını gösterirken de burada hayata veda etmiştir.

Orta Çağ dünyasında özellikle Müslüman bilginlerin sınır tanımayan bir niteliği vardır. Özellikle İslam beldelerindeki önemli kültür ve eğitim merkezlerine doğru ilim için seyahat eden ve farklı hocalardan ders alan Müslüman bilginler görmek o dönemler için çok olağandır. Bu bilginlerden birisi olan İdrisî, ilginç bir şekilde çalışmalarını bilime ve felsefeye meraklı Hristiyan bir kral olan II. Roger’ın sarayında yürütmüştür. Fakat burada değinilmesi gereken nokta, İdrisî’nin özel bir davetle Hristiyan bir kralın sarayına çağrıldığı XII. yüzyıl Sicilyası’nın nasıl bir belde olduğudur.

İtalya’nın güneyindeki Sicilya Adası’nda IX. asırda Müslümanların hâkimiyeti başlamış ve XI. asrın sonuna kadar sürmüştü. Burada Müslüman yönetimi 1090’da yıkıldığı hâlde Sicilya’da İslam kültür ve medeniyeti önemli gelişmeler kaydetmişti. Orta Çağ Avrupası’na göre ileri düzeyde bir kültür ve bilim atmosferine sahip olan Sicilya’yı ele geçiren Hristiyan krallar da Müslümanların kurduğu düzeni bozmadan devam ettirdiler. İşte bunlardan birisi de Norman Kralı II. Roger idi.

İdrisî, II. Roger tarafından saygıyla karşılandı ve bilimsel çalışma yapması için her türlü imkân sağlandı. Bu şartlar içinde İdrisî, coğrafya tarihinde kendisini ünlendirecek çalışmasını ortaya koydu. Bu çalışma, Kral II. Roger için hazırladığı el-Kitâbü’r-Rucârî ya da diğer adıyla Nüzhet el-Müştâk fî İhtirâk el-Âfâk (Dünyanın Aşılmış Ufuklarında Zevkli Bir Gezinti) idi. İdrisî’nin bu kitabı Orta Çağ’da yazılan en yetkin coğrafya kitabıydı. Dünyayı yedi iklim olarak ele alan bu eser, bir dünya haritasını da içinde barındırmaktaydı. Ayrıca yedi iklim bölgeleri işlenirken her birisi için de ayrı bir harita çizilmişti. Bu eserinde, o dönemde bilinen dünyanın coğrafi özellikleri, iklimleri, dağları ve nehirleri hakkında ayrıntılı bilgiler bulunuyordu. İdrisî, bilimsel çalışmalarını ortaya koyarken hem kendisinden önceki Müslüman coğrafyacıların çalışmalarından hem de antik dönemin coğrafyacılarından yararlanmıştı. Ama özellikle kendi vardığı sonuçlarla eski çalışmaların hatalı yönlerini de tespit etmiş ve o dönem için bilinen en iyi dünya betimlemesini yapmıştı.

Bu kitap, o dönemdeki dünyanın en kapsamlı coğrafi çalışması olarak kabul edilir. Dikkati çeken nokta, Orta Çağ Avrupası’nda daha uzun yüzyıllar tartışılması bile yasak olan Dünya’nın yuvarlaklığı meselesini İdrisî’nin bilimsel bir şekilde ele almış olmasıydı. Müslüman coğrafyacı, çok açık bir biçimde Avrupa’daki bilimsel çalışmalardan asırlar önce Dünya’nın yuvarlak olduğunu savunan teoriler geliştirmişti. Onun görüşlerine göre, dünya bir küre şeklindeydi ve kutuplardan uzaklaştıkça iklim ve bitki örtüleri değişiyordu. İdrisî, bilgilerini yeniledikçe ve geliştirdikçe bu önemli eserine ekler yaptığı Ünsü’l-Mühec ve Ravzü’l-Fürec kitabını da kaleme alacaktı.