Çeşm-i şehlânı görelden bâğda ey serv-i nâz
Başı titrer nergisin kim oldu bîmârın senin
Avni
Bir demet nergis, kışın en sert günlerinde, bahardan hemen önce.
Dayanacak son gücünle tutunduğun, hep çatırdayan o dalın asaleti için. Zorun kalbindeki yaşamaklar’a doğru bir çiçeği hatırda tutmanın eksik zamanları. Zemherinin ortasında ümit etmeyi anlatır gibi parlıyor nergisler. Güneşi özleyen sabahların serinliğinde, sarı-beyaz elbisesiyle bir başına arzıendam ederken rastladığımızda ona; ey kış sonu güzeli, kış sonu çiçeği, erken ilkbaharın güneşi! Yanına, sıcak güzelliği değil karlı yağmurlu mevsimlerin kasvetli karanlığını alarak gelecektir. Seher yeliyle yapraklarını tazeleyecek, çiy taneleriyle yüzünü yıkayacaktır. Herkes gitmiş, bir o kalmıştır gelecek baharı hatırlatan. Herkes küsmüş, yalnız o düş bahçelerinde nöbetçi. Ellerimizde kokusu, üşüdükçe bir nergis.
Bir demet nergis, kışın en sert günlerinde, bahardan hemen önce.
Soğuk rüzgârlarla taşınan rayihası kızarmış burunlarımıza geldikçe, Mordoğan’ın akşam pazarında söz gelimi, yıkılmış şehirlerin ardında kalmış bir sokak tezgâhında ya da. Nergisler gelir, o eski anıları demet demet kurcalar, hatta tekrar yaşamaya bile inandırabilir seni. Bir çiçeğin buna gücü yeter mi? Kışın kalbine konmuş ümit kuşudur nergis, bütün mutsuzlukların ilacı değil elbette, harap edilmiş kentleri ayağa kaldıracak görkemin sahibi değil mesela, kırılan kalpleri onaracak keremin zerresi yoktur belki yapraklarında, insanın kışı biter mi? Uzun sürmüş kışları tanırız. Gün geldi de ne kara kışlar teslim oldu bahara. Nergisler avuçlarımıza dolar, bitmeyen ne varsa fark ettirir bize. Yol budur, yoluna ümitler serer nergis. Gönensin isteriz içimiz. Gönensin. Bilenmesin acıya.
Bir demet nergis, kışın en sert günlerinde, bahardan hemen önce.
Mutsuzluklar bitmeyecektir, çiçeksizlik değil bu. Hayat ayniyle böyle akar, derinden gelir aşksızklıklar. “Birileri mutsuzsa, mutsuzlara nergis yolla.” diyen Didem Madak’ın anlattığı yerden görünür belki hallarımız.
Sen Gül Topla, Ben Nergis’i
Bir demet nergis, kışın en sert günlerinde, bahardan hemen önce.
Nergis imkânsız aşkın sembolüdür. Adını buradan alır. Mitolojide, reddettiği aşığının (Echo) lanetine uğrayan Narkissos’un bir ırmağa bakarken gördüğü kendi aksine âşık olması, o en uzak imkânsızlığın hikâyesidir. Echo’nun Narkissos’a duyduğu derin aşk gibi, Narkissos da sudaki suretine yani benliğine âşık olmuştur. Ömrü ırmak kenarında, suya yansıyan kırgın aksini tutkuyla seyrederek geçer; zamanla çürümeye başlayan bedeni nihayetinde çiçeklere dönüşür, nergis çiçeklerine. Narkissos narsisizmden geçerek nergis olur, imkânsız aşkın sembolü, Echo’nun sesi de tozuna karıştığı dağlarda yankılanır. Nergis çiçeği, o günden beri kibirli değilse bile farkındadır, o alımlı güzelliğini bilir, ama sudaki suretine aldanıp çürümeyecek kadar “güzeldir” artık.
Bir demet nergis, kışın en sert günlerinde, bahardan hemen önce.
Nergis hep tam zamanında gelir. Bahar yaklaşmaktadır mesela; karanlık, kar, kasvet çökmüştür nasırlı omuzlarımıza, işte o anda derin nefeslerle içimize çektiğimiz efsunlu rayihası, buzlardan doğan ateşin şarkısını hatırlatır mutlaka. Yok olmaya, sönmeye yüz tutmuşken kalbimizdeki ateş, kıvılcımlar çakarak onu yeninden harlamaya sebep; olanca güzelliği ve baş döndürücü kokusuyla nergislerdir. Çıkalım kalbin dağlarına, sen gül topla, ben nergisi.
Gül, menekşe, süsen ve çiğdemle birlikte Homerosçu İlahiler’in beş çiçeğinden biri, Cizre’de Hz. Nuh’un toprağa ayak bastığında saçılan ilk nergis tohumlarının rivayeti, İber Yarımadası’nda nergis bayramı, şiirlerin söylediği hâliyle en çok sevgilinin o güzel gözü. Divan şairlerinin bekleyişi, parfüm sanayisinin biriciği. Hem âşık hem maşuk. Beyaz taç yapraklarının ortasına konmuş sarı mührüyle mest edilmiş gibi durur. Eğik boynuyla uykulu, mahmur. Bazı rüzgârları sever, incinir bazılarından. Karaburun’daki nergis tarlalarında hasat edildiği de olur, kırlarda, kayalıklarda, bahçelerde, ormanlarda, mezarlıklarda, dere kıyılarında insan eli değmeden kendiliğinden açtığı da. Her hâli güzeldir nergislerin. Her hâli ümit kokulu.
Nergis; kışın sarı güneşi, lekesiz kar beyazı, imkânsız sevmek, ölümsüz çiçek, ırmaktaki suret. Çatlayan soğanlarından fışkıran görkeminin bitimsiz namı. Fulya, abher, zerrin kadeh, kuskus çiçeği, hepsine birden nergis, hepsi nergisin bir başka güzelliğine nam olur. Bir demet nergis, kışın en sert günlerinde, bahardan hemen önce. Mutsuzlara nergis yolla! Çıkalım kalbin dağlarına, sen gül topla, ben nergisi.