Mafak

Mafak, Filistinli yönetmen Bassam Jarbawi’nin ilk uzun metrajlı filmi. Yönetmenimiz filmde İsrail hapishanesinden tahliye edilen bir mahkûmun hayatına odaklanıyor ve ölümün en büyük hakikat olduğu dünyada yaşama savaşı veren insanların hikâyesi anlatılıyor.

Ziad ve arkadaşları arabada oturup sohbet ederlerken Remzi, bir keskin nişancı tarafından vuruluyor. İntikam almak isteyen gençler bir gün yol kenarında arabası arızalanmış bir adam görüyorlar. Aracın İsrail plakalı olduğunu fark edince onu korkutmak için bacağından vuruyorlar. Ardından İsrail askerleri tarafından takip edilip kovalanıyorlar. Diğer arkadaşlarının kaçmasıyla Ziad, yakalanıp bütün suçu üstleniyor ve on beş yıllık bir hapis hayatı başlıyor. Uğradığı işkenceler, psikolojik ve fiziksel şiddet sonucunda genç girdiği hücreden yıpranmış ve yaşlanmış olarak çıkıyor. Tahliye edilmesinin ardından büyük bir sevinçle karşılanan Ziad için hayata yeniden adapte olmak hiç de kolay olmuyor. Ailesi, arkadaşları ve etrafındaki insanların Ziad’dan beklentisi giderek artıyor. Kâbuslarla uyanan, çoğu zaman uyuyamayan ve şiddetli bir baş ağrısıyla yaşamakta zorluk çeken Ziad, her ne kadar hastaneye de gitse bir türlü eski ve neşeli hâline dönemiyor. Hayatından on beş yıl çalınan bir insan için bir şeylere yeniden başlamak sanıldığından da zor oluyor. Teknoloji gelişiyor. Arkadaşının Ziad’a hediye ettiği dokunmatik telefonla anlıyoruz yılların ne çok şeyi değiştirdiğini. Adaptasyon sürecini zorlaştıran şeylerden biri de yeni dünyada her şeyin çok hızlı değişime uğraması oluyor.

Ziad’a artık olanları unut ve hayatın tadını çıkar, deniliyor. Amerika’dan gelen ve film yapmak isteyen genç bir kız, belgeselinde Ziad’a da yer vermek istiyor. Bu teklifi kabul eden Ziad ’la yönetmen kız arasında röportaj sırasında ilginç bir diyalog yaşanıyor.

-Bu filmi çekip vicdan azabından kurtulmak istiyorsun.

-Vicdan azabı mı?

-Gelip bizimle vaktini harcadığın filmin, kendini meşgul ettiğin projen. Bunları önemser gibi davranıyorsun, öyle sanıyorsun ama bir anda o burjuva hayatına geri döneceksin. Bizim çektiğimiz acıları yaşamadan iyi bir Filistinli zannedeceksin kendini. Oturduğun yerden bizi eleştirmek çok kolay.

-Nasıl bir direniş göstereceğime sen mi karar vereceksin? Vatanım için mücadele etmem senin elinde mi?

İki farklı perspektif sunuyor bize bu diyaloglar. Birincisi, gerçekten Filistin davası için çabalayıp elinden ne geliyorsa yapan insanların varlığı ve ortaya koydukları mücadelenin hakikati. İkincisi ise insanlar üzerinde tesiri olan bir durumu vicdanını rahatlatmak ya da bir şeyler yapıyor denilsin diye medya üzerinden algı meydana getirmek. Her iki durumda ortaya bir tercih meselesi olarak çıkıyor. İnsanlığın sınandığı şu günlerde hangi tarafta olacağını tercih etmek de kişinin karakterini ve hayata bakışını belirliyor.

Çekilmek istenilen belgeseldeki yönetmen kız, çoğu zaman kamerası açık bir şekilde geziyor. Ziad’ın hem aile ortamını hem de yalnızken nasıl biri olduğunu, neler düşündüğünü birebir yansıtmak istiyor. Filmin zaman zaman gerilimli, sokakları ve günlük yaşamı ekrana taşıyan dramatik yapısı, seyirciyi hikâyenin akışına başarılı bir şekilde dâhil ediyor. Bir gün Ziad, sokak sanatçısı bir gençle tanışıyor. Sprey boyayla duvarlara çizimler yapan genç, mülteci kamplarını güzel gösterdiği gerekçesiyle azarlanıyor. Onun bakış açısındansa bu durum sanatla terapi hâlini alıyor. Kampları tuvalim hâline getirme fikri hoşuma gidiyor, diyor. Filmde her şeye rağmen kendi varoluş nedenini bulma ve bunu ortaya koymanın önemine dikkat çekiliyor. Bütün özgürlükleri elinden alındığında da insanlar ses çıkarmanın bir yolunu buluyor.

Bazı sahnelerde Ziad’ın koşan bir gencin peşinden gittiğini fakat ona bir türlü yetişemediğini görüyoruz. Sonrasında gencin ölen arkadaşı Remzi olduğunu fark ediyoruz. Ziad ne kadar koşarsa koşsun bir türlü yetişemiyor onun hayaline. Sürekli gözünün önüne öldürülme sahnesi geliyor. Yaşanılan travmaların unutulması ya da atlatılması kolay olmuyor. Her şeye çare olan zaman, bazen kifayetsiz kalıyor.

Filistin sinemasının geldiği noktada taşıdığı anlam, bizlere unutulmayacak ve her daim savunulacak bir davanın hakikatini hatırlatıyor. İnsanlar, Filistin ile dünyanın geri kalanı arasında bir sınav veriyor. Hangi tarafta olacağını seçmekse kişinin vicdanına kalıyor.

Film Künyesi:

2018 / 1s 48 dk / Dram

Orijinal Adı: Screwdriver

Yönetmen: Bassam Jarbawi

Senarist: Bassam Jarbawi

Ülke: Filistin