“Ömür dediğin…” diye başlayan cümleyi nasıl tamamlarsınız?
Ömür dediğin bir varmış bir yokmuş.
Hayatınızda olmazsa olmaz dediğiniz üç şey…
Kalemim, kelimelerim ve hayallerim...
Bir koku var sizi çocukluğunuza götüren, o koku nedir?
Sütlü nescafe kokusu. Almanya’daki teyzemin anneanneme büyük bir kavanozla getirdiği, anneannemin de köye her gittiğimizde bizi başına toplayıp çay bardağında ikram ettiği...
Şimdiki mesleğinizi yapmasaydınız ne yapmak isterdiniz?
Küçük, şirin bir kitap kafe işletmek isterdim. Okuyan yazan insanların uğrak yeri olan, kültür sanat sohbetlerine ev sahipliği yapan. Şehrin atan kalbi.
O kitabın/öykünün kahramanı sizi neden çok etkiledi?
Sevgili Arsız Ölüm’ün Dirmit’i. Bizden biri oluşuyla etkilendiğim bir kahraman.
Özlemek deyince aklınıza ilk gelen?
İstanbul.
Hayatınızda “bu benim kırılma noktam” diyebileceğiniz bir ânınız?
Çok kıymet verdiğim iki şey arasında tercih yapmak zorunda bırakıldığım an.
Mevsimlerden hangisi?
İlkbahar… Hayatıma anlam katan ne varsa baharda buldu beni. Eşim, kızım, kitabım.
Tarihte bir olaya şahitlik etme imkânınız olsa hangi olayı seçerdiniz?
Hz. Peygamber’in Hira’da yaşadığı ilk vahiy tecrübesini.
Cevabını çok merak ettiğiniz bir soru...
Bunca zulme dünya daha ne kadar dayanır?
Kederlendiğinizde yaptığınız şey?
Bir kuytuya çekilip sayfalarca yazarım. Keder, içimde kapalı kalan bir musluğu sonuna kadar açar âdeta. Yazdıkça tazelenirim.
Hayatta rafa kaldırdıklarınız?
“Başkaları” denilen ve beni sömüren her ne varsa.
Ruhunuzda iz bırakan biri?
Fuat Sezgin.
En sevmediğiniz özelliğiniz?
Kendime karşı acımasız oluşum.
Ruhunuz nereli?
Ne kadar açılsam uzaklaşsam da yıllar sonra fark ettim. Ruhum Anadolulu.
Gözünüzü kapattığınızda
duyduğunuz/duymak istediğiniz o ses?
Sessizliğin sesi...
Geçerken gördükleriniz...
Kırık dökük hayatlar. Altında ezilen ve eksik kalan çocuklar.
Bir notunuz var mı?
Avucunuzdaki umut kırıntılarına sahip çıkın.